2012 Konseptleri
Gündemden düşmek bilmeyen 2012 yılı, artık bir yıl olmaktan çıkıp tamamiyle ayrı bir konsept haline geldi. Kimisi için yepyeni bir ümit, kimisi için hurafe olan bu konsepti biraz derinden inceleyelim.
2012 yılı orjinal olarak büyük değişimi sembolize etmesine ragmen, bu değişimin sebeplerini ayrı ilimlerden incelediğimizde, ayrı neden-sonuç ilişkilerine varıyoruz. Gelin hepimizin aşikar oldugu, hepimizin güvenebileceği "bilim" ilminden yola başlayalım.
Grafikte görüldügü gibi, gunes patlamaları aslında her zaman beklendiği gibi seyretmiyor. 1650-1720 yılları arasında güneş adeta kış uykusuna yatmış gibiydi. Güneş lekeleri 3-4 ü geçmiyordu, ve bunun nedeni hala çözülemiyor. 1859 yılındaki güneş patlamaları Dünyadaki bütün telgraf sistemlerinin bozulmasına neden olup hayatı felç etmişti, fakat grafikteki gibi bu tarihte güneş lekelerinin sayısı 200 ü geçmiyordu. Yani, güneş lekesi sayısının fazlalığı veya azlığı Dünyaya olan etkiyi değiştirmiyor. Dünyaya olan etkinin sebepleri patlamanın büyüklüğü ve yönüdür. Büyük bir patlama direkt olarak Dünya'ya doğru gelişirse, bu Dünyadaki yaşamın sonu anlamına gelebilir. Bununla birlikte, böyle bir olayın oluşma şansı oldukça azdır. Bilim adamları bizi gelecek olan güneş fırtınaları için uyarıyor, beklenilen etki ise 1859 yılında olduğu gibi bütün elektronik sistemlerin çökmesidir. 1859 yılında teknoloji bugunkü gibi bizi kontrolü altında tutmuyordu. Günümüzde elektronik sistemlerin devre dışı kalması demek, hastaneler, uçaklar, internet, televizyon, ısınma, güvenlik yani tüm sistemlerin devre dışı kalması demektir. Bu uyarıların sebebi ise beklenilen muhtemel dev bir patlama, veya Dünya'ya doğru seyredebilme olasılığı yüksek bir patlamadır.
2012 yılı orjinal olarak büyük değişimi sembolize etmesine ragmen, bu değişimin sebeplerini ayrı ilimlerden incelediğimizde, ayrı neden-sonuç ilişkilerine varıyoruz. Gelin hepimizin aşikar oldugu, hepimizin güvenebileceği "bilim" ilminden yola başlayalım.
Güneşimiz her 11 yılda bir maksimum patlama aktivitesi miktarına ulaşır. Yani, Güneş'te periyodik olarak patlamalar azalıp artar. Her bir patlamadan sonra Güneş'te siyah noktalar oluşur.Bu patlamaların Güneş'te oluşan boyutu Dünyamızdan daha büyüktür. Bazı patlamalar çok güçlü olup, bazıları orta derecede gerçekleşir. Bu patlamaların sebebi hidrojen atomlarının helyum atomlarına füzyonu sonucunda çıkan muazzam enerjidir. En son gerçekleşen siyah nokta maksimumu 2000-2002 yılları arasında gerçekleşti. Yani bir sonraki maksimum 2011-2013 yılları arasında gerçekleşecek. Yaklaşık 1 sene önce Prof. Dr. Michio Kaku bu patlamaların maksimumun 2012 yılında oluşacagını ve katastrofik sonuçlara yol açabilecegini Fox News da duyurmuştu. En son yayınlanan haberler 2013 yılının mayıs ayını işaret ediyor. Şimdi aklımıza gelen ilk soru, her 11 yılda kendini tekrarlayan bir olayın, bu sefer niye felaket getireceğidir.
2012 yılına "Tarih" ilminden baktığımızda, elde ettiğimiz bilgi gezegen Nibiru'nun iç güneş sisteminden geçerken kütle çekim etkisi yüzünden Dünya'ya yaratacağı rotasyon ve aksis değişiklikleri, ve bu değişikliklerin neden olacağı katastrofik doğal afetlerdir. 3600 yılda bir tekrarlanan bu döngü her seferinde tarihte kendine büyük yerler edinmiştir. Nibiru ile ilgili detaylı bilgiler bir önceki yazımda mevcuttur.
Şimdi, 2012 yılına en can alıcı noktadan bakalım. Bilim ile Tarihi birleştirelim, ve aldığımız sonuçlara göz atalım. Kadim Maya uygarlıgı yüksek astronomik ve matematiksel bilgileri ile bize çok önemli belgeler bırakmıştır. Bu belgelerden biri olan Maya büyük sayım takvimi, güneşin galaksi etrafındaki hareketi ve döngüleri hakkında kusursuz bilgiler içerir. Gelin, Maya büyük sayım takviminin (Tzolkin) inanılmaz döngüsünü beraber inceleyelim.
Dünyamız kendi etrafında döndüğü gibi, Güneşimizin de etrafında döner. Güneşimiz ve etrafında dönen gezegenler güneş sistemimizi oluşturur. Fakat, nasıl Dünyamız Güneşin çekim etkisine kapılıp, etrafında dönüyorsa, Güneşimiz de galaksimizin merkezinde yer alan muazzam güçlü karadeliğin etrafında döner. Başka bir deyişle, Galaksimizdeki en küçük partikülden en büyük yıldızlara kadar herşey bu karadeliğe doğru çekilir, ve çok uzun bir süre sonra galaksimizdeki herşey bu karadeliğin içine girer. Fakat, bu süreç inanılmaz uzun bir süre olduğundan, Güneşimiz galaksinin merkezine ulaşana kadar muhtemelen sönmüş olacaktır. Güneşimiz galaksimizin etrafındaki 1 turunu yaklaşık 220 milyon yılda bir tamamlar. Fakat, Güneşimizin galaksimiz etrafındaki dönüşü Dünyamızın Güneş etrafındaki dönüşü gibi değildir. Sağdaki resim gibi, Güneş sistemimiz galaksimiz içindeki hareketini spiral şeklinde seyreder.
Soldaki Resimde görülen "Central Galactic Plain" galaktik ekvatoru gösterir. Galaktik ekvatordaki titreşimler, ışınlar galaksideki normal bir yere göre çok daha farklıdır. Bunu daha iyi anlamak için kendi Dünyamızı düşünelim. Şu anda Türkiyede yaşıyoruz diyelim, ekvatorda bulunan Endonezya'yı ziyaret ettiğimizde, burada kendimizi sanki bambaşka bir gezegene gelmiş gibi hissederiz. Burada iklim, çevre, hava herşey çok farklıdır. Boylesine bir farklılığı ne Amerika'da ne de Çin'de buluruz, bu farklılık sadece ekvatora özeldir. Galaktik ekvator da bize böylesine bir farklılık yaşatır. Güneşimiz Galaktik ekvatoru her 26000 yılda bir ziyaret eder. Galaktik ekvatorun etkileri ezoterik bilimlerde foton kuşağı etkisi olarak bilinir ve 2000 yıl sürer, bilimsel olarak da tartışılan rakamlar 400-1400 yıl arasındadır. Galaktik ekvatoru en son 26000 yıl önce ziyaret ettiğimiz,ve şu anda yeniden galaktik ekvator çizgisi içinde olduğumuz bilinmektedir.


Maya büyük sayım takvimine geri donup baktığımızda, bu takvimin her 26000 yılda bir başa döndüğünü görürüz. Evet, Maya takvimi hiçbir zaman son bulmaz, bütün takvimleri, uzaydaki her bir nesne gibi bir döngü halindedir. Şu anda gündemde olan 2012 yılında Maya takviminin son bulması bu yüzden yanlış bir bilgidir. 2012 de Maya büyük sayım takvimi 26000 yıllık döngüsü tamamlayıp başa dönecektir, çünkü bu yılda galaktik ekvatora tekrar giriş yapmış olacağız. Mayalar görüldüğü üzere sadece güneş sistemi hakkında inanılmaz bilgilere sahip olmakla kalmayıp, bizim bu günkü teknoloji ile zar zor tespit edebildiğimiz galaktik bilgilere sahip olmuşlardı.
Şimdi, aklımıza gelen başka bir soru muhtemelen şu şekilde olacaktır; 26000 yıllık bir süreç içinde nasıl 1-2 senenin bu kadar büyük bir anlamı oluyor? 2010 yılındayız ve şu anda 2012 yılında gireceğimiz galaktik ekvatorun etkileri niye görülmüyor? Bunun cevabını gelin kendimiz deneyimleyelim. Denize veya havuza deniz gözlükleriyle girdiğimizde dibe doğru birazcık girelim. Sonra, suyun içindeyken havaya doğru bakalım, suyun yüzeyinin hava ile kesiştiği yerin güzelliğini göreceksiniz. Suyun içinde iken nefes alamıyoruz, zor hareket ediyoruz fakat o çizgiden kafamızı dışarı çıkardığımız anda tekrar nefes alıyoruz, rahatlıyoruz. İşte Dünyamız ve Güneş sistemimiz de o çizgiden giriş yaptığı anda, çizginin diğer tarafındaki enerji sayesinde bütün insanlar tekrar nefes almaya başlayacaktır...
0 Comments:
Yorum Gönder
<< Home