Ortak Problemimiz
Yıllardır üzerinde düşündüğüm, düşündükçe daha çok kahrolduğum bir konuyu paylaşmak istiyorum.
Bir insanı derinine indirmek zordur, çevresel etkileri hiçe sayarak ön yargıların yok olmasını insan kendi kendine iken bile sağlayamıyor. Ama birlikte deneyelim...
Bir durun, kendinize şöyle bir göz gezdirin ne görüyorsunuz? Göz açıp kapamaya, nefes alıp vermeye devam ediyoruz kendimize bakarken. Bir an nefesimizi almayalım, biraz zorlanalım ölümü yeniden aklımıza getirelim. Hafifçe heyecanlanmaya başlayalım kalbimiz atmaya başlasın.
Evet, ölüm. Birçoğumuzun sürekli aklına gelmiştir öldükten sonra ne olacağı, eğer sadece biyolojik canlılar isek herşeyin yok olacağı ve sonsuz bir siyahlık gelir birçoğumuzun aklına. Yokluk... anlam veremeyiz ve telaşa düşeriz. Yeniden aslında ölümden sonra neler olacağına tam olarak emin olamadığımızı anlarız. Buradan yola çıkarak şimdi neleri bildiğimize bir göz atalım. Başlangıç bilinmiyor, son bilinmiyor, dolayısıyla şu anda burada oluş sebebimiz de bilinmiyor.
Aslında hiçbirşeyi bilmediğimiz ortaya çıkıyor. Böylece birşeye kesin var veya kesin yok gözüyle bakmamız oldukça mantıksızlaşıyor.
Şimdi rahatladıysak eğer ve ön yargılarımızdan biraz kurtulabildiysek gelelim bu ortak problemimize ve bizim neler yaptığımıza...
Uzun zaman önce insanlar bu ortak problemlerini bilinçle yaşadıklarından dolayı ortaklaşa bunun üzerinde çalışmalar yapmış ve bugün bile inanılmaz denilecek sonuçlara varmışlar. Hemen birkaç örnek vermek gerekirse, Maya'ların bugünkü astronomiye bile taş çıkartan bilgileri en çarpıcı örneklerden birisidir. Mayalar, hangi yıllar solar sisteminde ve samanyolunda ne gibi değişikliklerin olacağını takvimlerine kaydetmiş, ve 1950 li yıllardan beri oluşan ve kaydedilen her olayın Maya'ların takviminde yer aldığı kesin olarak kanıtlanmıştır. Eski Hinduların Sanskritçe yazılmış belgelerinde insan aurasının ve insanın aurasının içinde yer alan bütün enerji merkezlerini ve kanallarının resimlerini çizmişlerdir. İnsan aurasının fotografı ancak 1945 li yıllarda çekilmiştir.
Eski kültürler ortak problemimiz üstünde daha çok çabaladıkça bilgilerini daha çok arttırmış ve yaratılışa daha çok yakınlaşmışlardır. Günümüzün insanı ise bu ortak problemini göz ardı edip, bencilce davranışlarından vazgeçmemekte, ve bütün bunlar yetmiyormuş gibi bir de birbirleriyle acımasızca savaşmaktadır. Ayakta kalmak için başkasının ekmeğini çalalım fikri bütün dünyaya yayılmış.
Herkesin bir an durup toplamda 1 dakika düşündükten sonra bile dünyanın birden apayrı bir hal alacağından eminim. Yeni dönem yaklaşırken uyanış da tüm hızıyla devam ediyor. Saklı kalan bilgiler yeniden açığa çıkıyor ve Maya'ların hesapladığı ve herşeyin değişeceği 2012 yılı yaklaşıyor.
Düşünelim düşünmekten kaçınmayalım, test edelim, birbirimize sahip çıkalım, yaşananları her ne olursa olsun utanmayalım ve eskiler gibi ortak bir topluluk oluşturup paylaşalım...
Bir insanı derinine indirmek zordur, çevresel etkileri hiçe sayarak ön yargıların yok olmasını insan kendi kendine iken bile sağlayamıyor. Ama birlikte deneyelim...
Bir durun, kendinize şöyle bir göz gezdirin ne görüyorsunuz? Göz açıp kapamaya, nefes alıp vermeye devam ediyoruz kendimize bakarken. Bir an nefesimizi almayalım, biraz zorlanalım ölümü yeniden aklımıza getirelim. Hafifçe heyecanlanmaya başlayalım kalbimiz atmaya başlasın.
Evet, ölüm. Birçoğumuzun sürekli aklına gelmiştir öldükten sonra ne olacağı, eğer sadece biyolojik canlılar isek herşeyin yok olacağı ve sonsuz bir siyahlık gelir birçoğumuzun aklına. Yokluk... anlam veremeyiz ve telaşa düşeriz. Yeniden aslında ölümden sonra neler olacağına tam olarak emin olamadığımızı anlarız. Buradan yola çıkarak şimdi neleri bildiğimize bir göz atalım. Başlangıç bilinmiyor, son bilinmiyor, dolayısıyla şu anda burada oluş sebebimiz de bilinmiyor.
Aslında hiçbirşeyi bilmediğimiz ortaya çıkıyor. Böylece birşeye kesin var veya kesin yok gözüyle bakmamız oldukça mantıksızlaşıyor.
Şimdi rahatladıysak eğer ve ön yargılarımızdan biraz kurtulabildiysek gelelim bu ortak problemimize ve bizim neler yaptığımıza...
Uzun zaman önce insanlar bu ortak problemlerini bilinçle yaşadıklarından dolayı ortaklaşa bunun üzerinde çalışmalar yapmış ve bugün bile inanılmaz denilecek sonuçlara varmışlar. Hemen birkaç örnek vermek gerekirse, Maya'ların bugünkü astronomiye bile taş çıkartan bilgileri en çarpıcı örneklerden birisidir. Mayalar, hangi yıllar solar sisteminde ve samanyolunda ne gibi değişikliklerin olacağını takvimlerine kaydetmiş, ve 1950 li yıllardan beri oluşan ve kaydedilen her olayın Maya'ların takviminde yer aldığı kesin olarak kanıtlanmıştır. Eski Hinduların Sanskritçe yazılmış belgelerinde insan aurasının ve insanın aurasının içinde yer alan bütün enerji merkezlerini ve kanallarının resimlerini çizmişlerdir. İnsan aurasının fotografı ancak 1945 li yıllarda çekilmiştir.
Eski kültürler ortak problemimiz üstünde daha çok çabaladıkça bilgilerini daha çok arttırmış ve yaratılışa daha çok yakınlaşmışlardır. Günümüzün insanı ise bu ortak problemini göz ardı edip, bencilce davranışlarından vazgeçmemekte, ve bütün bunlar yetmiyormuş gibi bir de birbirleriyle acımasızca savaşmaktadır. Ayakta kalmak için başkasının ekmeğini çalalım fikri bütün dünyaya yayılmış.
Herkesin bir an durup toplamda 1 dakika düşündükten sonra bile dünyanın birden apayrı bir hal alacağından eminim. Yeni dönem yaklaşırken uyanış da tüm hızıyla devam ediyor. Saklı kalan bilgiler yeniden açığa çıkıyor ve Maya'ların hesapladığı ve herşeyin değişeceği 2012 yılı yaklaşıyor.
Düşünelim düşünmekten kaçınmayalım, test edelim, birbirimize sahip çıkalım, yaşananları her ne olursa olsun utanmayalım ve eskiler gibi ortak bir topluluk oluşturup paylaşalım...
4 Comments:
2012de olacak değişimin, sınırların var olmadığı bir dünya olduğunu düşünmek istiyorum :)
mayalıları da araştırayım bir ...
2012 yi sabırsızlıkla bekliyorum. umarım dediğin gibi herkesin birbirine sahip çıktığı, birliğin olduğu bir dünya olur.
Now the sun disc that adorned the head of Apollo became the halo on holy images.
caner Tonye sordum..onlar aura değilmiş..yukarıdaki gibiymiş..yani isanın falan başının etrafındaki halo
Aura'nın sözlük tanımına bakıyoruz:
Bedenden yayılan ışınıma ve bu ışınımın yayılma olayına radyasyon (psişik radyasyon) adı verilir.
Bu yayılma olayının meydana geldiği ve kişilerce görülebilen güç ve etki alanına ise aura adı verilir. (teofizik)
Halonun sözlük tanımına bakıyoruz:
Güçlü ışık kaynağının çevresinde oluşan hale
Sanırım artık daha açık olmuştur. Güçlü insanların güçlü auralarından beraberinde güçlü ışımıalar meydana gelir. Bunları göstermek için de güçlü insanların auralarını hale olarak çizdiler. Birçok resimde hala hale yerine auranın kapsama alanını görürüz, elbetteki hale olan resimler de vardır.
Yorum Gönder
<< Home